TEMA Vakfı ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları iş birliği ile yayımlanan Dünyanın Durumu
kitap serisi, bu yıl “Yeryüzü Eğitimi: Değişen Gezegende Eğitimi Yeniden Düşünmek” teması
ile yayımlandı. 1993’ten bu yana TEMA Vakfı tarafından Türkçeye kazandırılan kitap,
2009’dan beri ise Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları iş birliği ile okuyucularla buluşuyor.
Worldwatch Enstitüsü’nün en bilinen yayınlarından olan kitap, 40 farklı ülkede yayımlanıyor.
TEMA Vakfı bu yıl ilk defa kitapta yer alıyor
Dünyanın Durumu kitap serisinde eğitim çalışmalarıyla bu yıl ilk defa yer alan TEMA Vakfı,
düzenlediği basın toplantısında Dünyanın Durumu 2017 kitabını tanıttı ve uzun yıllardır
uyguladığı doğa eğitim programlarını anlattı. TEMA Vakfı’nın kitaba yaptığı katkılardan söz
eden TEMA Vakfı Eğitim Bölüm Başkanı Ali Değer Özbakır, "Kitapta farklı alanlardan eğitim
uzmanları, yeni bir çağda öğretme ve öğrenmeye yenilikçi yaklaşımlar sunuyorlar. Eğitimi
dönüştürecek ve tüm öğrencileri ekoloji temelli sosyal değişimin temsilcisi haline getirecek
yeryüzü merkezli eğitim uygulamalarının örneklerini inceliyorlar” dedi.
20 yılı aşkın süredir okul öncesinden üniversiteye kadar eğitim sisteminin her basamağındaki
çocuklara ve yetişkinlere yönelik Doğa Eğitim Programları geliştirip, yürüten TEMA Vakfı’nın
bu yıl ilk defa kitapta yer aldığını belirten Özbakır, “Türkiye’de Su Varlıklarına Yönelik
Tehditler Haritası” ve “Fıstığımız Bol Olsun” projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmaların
kitapta yer bulduğunu söyledi. Ali Değer Özbakır, kitapta “Haritalama Öğrenmedir”
başlığında yer alan su tehditleri haritasının, gerçek yaşam eğitimi ve yurttaş bilimi örneği
olarak sunulduğunun altını çizdi. “TEMA: Çiftçileri Tarlada Eğitmek” başlığında yer alan
bölümde ise mesleki eğitim ve akran etkileşimi ile öğrenme örneği olarak Nestlé DAMAK,
TEMA Vakfı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü iş
birliğiyle hayata geçirilen “Fıstığımız Bol Olsun” projesine yer verildiğini aktardı.
TEMA Vakfı bugüne kadar üç milyon çocuğa ulaştı
Vakfın 20 yılı aşkın bir süredir uyguladığı yapılandırılmış Doğa Eğitim Programları’na dair
bilgiler veren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Programlar binlerce gönüllü
öğretmenin desteğiyle her yıl 81 ilde yüz bini aşkın çocukla uygulanıyor. Bugüne kadar
uygulanan doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile yaklaşık üç milyon çocuğa ulaştık.
Vakfımız Minik TEMA, Yavru TEMA, Ortaokul TEMA ve Lise TEMA olarak adlandırılan Doğa
Eğitim Programları’nı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile imzalanan iş birliği anlaşması
çerçevesinde hayata geçiriyor. MEB’in yıllık ders programlarına ve kazanımlarına destek
olabilecek nitelikte hazırlanan eğitim programları, gönüllü öğretmenler tarafından okullarda
yıl boyunca sınıf içi ve dışı etkinliklerle uygulanıyor” dedi. Programlarda yer alan etkinliklerde
toprak, hava, su, biyolojik çeşitlilik, çevre etiği gibi konuların her yaş grubuna özel gelişim
basamakları dikkate alınarak ele alındığından söz eden Deniz Ataç, öğretmenler için her
programa özel etkinlik rehberlerinin, öğrenciler için tasarlanan eğitim materyallerinin TEMA
Vakfı tarafından ücretsiz olarak okullara ulaştırıldığını söyledi. “Doğa eğitim çalışmaları ile
çocukların doğa ile olan bağlarını erken yaşlardan itibaren güçlendirmeyi, doğada keşfederek
vakit geçirmelerini desteklemeyi, doğaya duyarlı davranış ve tutumlar sergileyen bireyler
olmalarına katkı sağlamayı, fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişimlerini desteklemeyi amaçlıyoruz”
şeklinde konuştu.
Çocukların doğada olması fiziksel ve psikolojik gelişimleri için önemli
Çocukların gelişiminde ve eğitimde doğanın önemine ilişkin bilgiler veren TEMA Gönüllüsü,
Eğitim Bilimci, Yazar Dr. Özgür Bolat, “Günümüzün en göze çarpan sorunlarından biri
çocukların doğadan uzaklaşması, doğal dünyaya yabancılaşması, servislere ve kapalı sınıflara
sıkışması. Aslında yemek yememe sorununun altındaki gizli dinamiklerden bir tanesi
yiyeceklere yabancılaşmaları ve onlarla ilişki kurmamaları. Doğaya çıkmaktan veya canlılara
dokunmaya korkan çocuklar bile var. Türkiye’de 8-14 yaş arası çocukların %56’sı evdeki
vakitlerini teknolojik aletlerde oyun oynayarak geçiriyor. Bunun sonucunda 21. yüzyılın
çocukları günlerinin beş saatini dijital medya ile etkileşim halinde geçirirken sadece yarım
saatini açık havada geçirebiliyor. O da genelde doğadan uzak oluyor” dedi.
Çocukların doğada vakit geçirmelerinin faydalarına değinen Dr. Özgür Bolat, “Çocukları
doğaya çıkarmak ve bundan gerçekten zevk almalarını sağlamak önemli. Doğadan kopuk
yaşayan çocukların algı ve duyu dünyaları zayıflıyor; endişe, obezite gibi sağlık problemleri
olasılığı artıyor. Doğayı tanımadan, kendisini doğanın bir parçası olarak görmeden yetişen
nesillerin psikolojik gelişimleri olumsuz etkileniyor, keşif yetenekleri, yaratıcılık ve düşünme
kısıtlı kalıyor. Doğada geçirilen zamanın çocukların sağlıklı kalmasını sağlamakla birlikte,
odaklanma ve konsantrasyon yeteneğini desteklediği; öğrenme için gerekli anahtar
becerilerini geliştirdiği ve çocukların daha iyi öğrenmelerine yardımcı olduğu biliniyor. Çünkü
çocuklar doğada canlıları tanımayı ve empati geliştirmeyi deneyimler. Doğada vakit geçiren
çocuklar problem çözmede daha başarılı olur, dayanışmayı ve iş birliğini öğrenir, daha
yaratıcı ve mutlu olurlar. Bu bakımdan çocukların doğaya dönebilmesi için ailelerin onlara
destek olması gerekiyor. Hafta sonu ailecek yapılacak bir doğa gezisi internette ya da alışveriş
merkezlerinde geçirilecek zamandan daha fazla mutluluk verecektir” şeklinde konuştu.